21 Eylül 2017 Perşembe

Biliçaltı Çöplüğü

            


             Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ben psikolog yada psikiyatr değilim. Ama psikoloyije büyük ilgi duyan hakkında araştıran, kitaplar okuyan, filmler izleyen ve malesef bir çok psikolojik hastalıkla uğraşıp atlatmış biri olarak burda bildiklerimi ve tecrübelerimi paylaşıyorum. İşin bilimsel ve teori kısmıyla ilgilenmiyorum. Şu nedir, bu nedir, vücudumuzun bilmem kaçta kaçı sudur da bilmem ne  o kısımlar beni çok  sarmıyo açıkçası o yüzden bilinçaltı yazımda da  uzun uzadıya bilinç nedir biliçaltı nedir gibi şeylere pek değinmeyeceğim:) 

           Yıllardır hep beynimizin sadece % 10 luk bir kısmının kullanıldığı söylenir. Peki ya geri kalanı... İşte geri kalan kısım bilinçaltımızı oluşturur. Bilinçaltını geri dönüşüm kutusuna benzetiyorum ben. Daha küçücük bebekken bile ebeveyinlerinden gördüklerini ve duyduklarını hemen bilinçaltına atar ve zamanı geldğinde ise bunu kullanır.Bilinçaltımız bizim nasıl yaşayacağımızn göstergesidir aslında. 

          Bilinçaltı her şeyi sorgusuz sualsiz, yanlış doğru demeden hemen depolar. Bunun iyi yanları da var kötü yanları da elbette. Mesela dikkat ettiniz mi bilmiyorum araba kullanırken biriyle konuşuyorsunuz ve bir bakıyorsunuz gideceğiniz yere gelmişsiniz. O esnada dikkat etmeden vitese, devriyaja basmışsınız, durmuşsunuz ve gideceğiniz yere gelmişsniz. İşte bunu bilinçaltının öğrenilmiş davranışları kaydetme özelliğinden dolayı yapmışsınızdır. Peki ya kötü olaylar ne olacak?... Bir konuşma yapacaktınız ve heyecan yaptınız, tüm konuşacaklarınızı unuttunuz. Birden terlemeye başladınız, çarpıntı hissettiniz ve konuşmayı yarım bıraktınız. Ve bu korku bilinçaltına şu şekilde depolandı:  ''Sen toplum önünde konuşamıyorsun, sen heyecanlı birisinn, hiç bir şeyi beceremiyorsun''... Bu kişi bu olayı bilinçaltına kaydettiyse eğer ileriki yıllarında aynı ortamdan kaçınma davranışı göstermesi ve aynı şeyleri hissetmesi olası bir durumdur.Demek ki yaşantımıza,davranışlarımıza bu kadar etki edebilen bir sistem var ise ve müthiş bir depolama yeteneği varsa neler kaydettiğimize dikkat etmek gerekir. Bilinçaltını adeta bir çöplüğe dönüştürmek, kaydedilen her anıyı tekrar yaşamaya ve aynı hisleri hissetmeye sebep olur. Evet, bende bunu ilk öğrendiğimde biraz şaşırmıştım. Anıların saklandığını biliyordum ama mesela bir travma yaşadım yada üzücü bir olay ve üzerinden yıllar geçti. Biz unuttuk sandık belki ama bilinçaltımız unutmadı. O olayı hatırladığında ya da her hangi bir çağrışım yaptığında o anı tekrar yaşayıp yine aynı kaygıyı tekrar duymaya sebep olacaktır. Yukardaki konuşmacı örneğindeki kişiyi düşünürsek ; bir konuşma yapacağı esnada ya da kalabalık önüne çıkması gerektiğinde bilinçaltında depolanan konuşamayacaksın, rezil olacaksın mesajı direk bilinçaltı tarafından verilecek ve kişi yine aynı belirtileri gösterecektir. Terleme, çarpıntı vs... Köpek görüp panik geçiren biri  sen köpek görünce fenalaşıyorsun atak geçiriyorsun olursa eğer kişi her köpek gördüğünde çağrışım yapacak ve panik atak geçirecektir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Biraz düşünün istersiniz...Sizin çöplüğünüz de neler saklı ???

          Bilinçaltını bir geri dönüşüm kutusu olarak kullanmamakta asıl mesele. İyi anıları tabi ki saklayın hem de sonsuza kadar ama eski aşkınızdan mı ayrıldınız onu geri dönüşüme yollayıp, çıkarıp anıları yadedip üzülmek yerine onu kalıcı olarak silmeyi deneyin. Olumsuz her mesajı o an farkederek olumlu mesaj şeklinde kaydetmeyi deneyin. Bu başta kolay olmayacaktır ancak deneyerek bu başarıya ulaşabilirsiniz. Basit bir benzetme yapalım : Konuşma yapamayıp heyecanlandın. Burda kendimize mesajımız; sen toplum önünde konuşamıyorsun olacaktır. Oysa ki o anda bu mesaja müdahale edebiliriz , tabi ki yerine olumlu bir mesaj yollayarak. Bu kez biraz heyecanlandım ama aslında ben iyi bir konuşmacıyım. Bitti bu kadar basit aslında. Her gün binlerce mesaj yolluyoruz kendimize ve çoğu olumsuz oluyor. İç ses insana hep olumsuz telkinlerde bulunur çünkü. Bunu aşmanın güzel bir yolunu buldum ben. Olumlama... Belki duydunuz olumlamarı, kendinize olumlu telkinler vermek ve bilinçaltına kaydetmek. Bununla ilgili bir yazım olacak o yüzden burda sıkmak istemiyorum sizleri.

            Dostlar ben kendi hayatımı bir irdeledim de neden yıllarca depresyon,panik atak yaşayıp kaygılarımdan kutulamadım bunu terapilerde anladım ki bilinçaltım yaşadığım olaylar sonucu kaydettiğim mesajlarla doluydu. Sende depresyon var, sen kavga sırasında fenalaşıyorsun, bu hastalık geçmeyecek, sen agresif birisin, hatta eski aşkım vardı unutamadığım :) sen onu unutamazsın diye kaydetmişim beynime ve gerçekten de bunların hepsini yaşıyordum. İşe o mesajları değiştirmekle başladık. Her olumsuz mesajı olumlu ile değiştirdim ve kendime her gün olumlama yaptım. Sonuç mu : Kaygılarımdan kurtuldum ve eski aşkımı unuttum :))) Demem o ki siz de bir yatırın kendinizi masaya bir düşünün neler var o çöplükte. Hepsini bulun ve yok edin.Sırtınızda bir çuval düşünün. Her olumsuz anıyı da birer taş... Siz sürekli çuvalınızı taşlarla dolduruyorsunuz ve gün geliyor aslında ufacık dediğiniz taşlardan dolayı yürüyemez hale geliyorsunuz. Onları biriktirmeyin. Alın avucunuza ve olabildiğince uzaklara atın, hafifleyin. Yada benim gibi somutlaştırın.... Bir kağıda aklınıza takılan her şeyi yazın. Her olay için farklı bir kağıt. Sonra o kağıtları yakın.... Onlar yanarken sanki üzerinizden birer yük kalktığını inanın hissedeceksiniz. Değişim beyinde başlar ve inanç her şeydir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder